Türkiye'den yurtdışına işçi göçü yasal olarak 1961 yılında, Türkiye ile Federal Almanya arasında yapılan "işçi gönderme anlaşması" ile başlamış, zamanla diğer Avrupa ülkeleri İle yapılan ikili anlaşmalarla da yaygınlaşmıştır. Genellikle Avrupa ülkelerinin ekonomilerine göre şekil alan göç süreci, 1961 ile 1973 yılları arasında artan bir hızla devam etmiştir.
Ancak, 1973 yılında bütün dünyayı etkileyen petrol krizi, Batı Avrupa ülkelerinde de ekonomik durgunluğa ve işsizliğin artmasına yol açmıştır. Bu ülkeler, yeni işçi alimim sınırlamışlar ve Avrupa Ekonomik Topluluğu dışındaki ülkcleıdcn işçi alimim durdurmuşlardır. Bu nedenle 1973 yılından itibaren Türkiye’den Batı Avrupa ülkelerine giden işçi sayısında büyük bir azalma olduğu görülmektedir.
Türkiye açısından işçi göçünün bir başka dönüm noktası ise 1984 yılıdır. Bu tarihte başta Federal Almanya olmak üzere bazı Batı Avrupa ülkeleri, yabancı işçilerin ülkelerine geri dönmelerini hızlandırmak için, Özendirici düzenlemelere gitmişlerdir. Bu özendirici düzenlemelerin yanısıra, gitgide arlan yabancı düşmanlığı, işsizlik, emeklilik hakkının kazanılmış olması ve çocukları Türkiye'de okula gönderme isteği, geri dönüş trafiğini hızlandıran diğer etkenler olarak göze çarpmaktadır.
Yurtdışmda çalışan işçilerle, onların çocuk veya yakınlarının Türkiye'ye geri dönüş süreci içine girmeleriyle, İşçi göçü ile İlgili sorunlar, iki odaklı bir gerilim alanı oluşturmaya başlamıştır: Yurtdışmda çalışan veya bulunanlar; maddi ve manevi yurtdışı birikimiyle "kesin dönüş" yapmış olanlar. "Geri Dönüş Sürecinde ikinci Kuşak", sözü edilen gerilimin, Türkiye'de yüksek öğrenim göıvn ikinci kuşak çocuklarındaki izlerini araştırmaktadır.
İnsanoğlunun, varoluş sürecindeki toplumsal veya bireysel dalgalanmalara karşı en önemli tutanağı sayılan "Benlik saygısı"nın, geri dönüşten sonraki konum ve etkilenme derecesi, araştırmanın merkez noktasını oluşturmaktadır. Anavatan’ına yoğun yaşantılarla boyutlanmış bir serüvenden sonra geri dönen gençlerdeki "Benlik saygısı", kuramsal başlıklar altında irdelendikten sonra geçerli yöntemler ve İstatistiksel ölçümler eşliğinde desteklenen bulgulara ulaşılmaktadır. Bu bulgular, belirli bir öğrenci grubunu kapsamakla beraber, daha geniş boyutlu tartışmalara da yol gösterecek yorumlarla çerçevclendirilmektedir.